Avrupa Gençler Şampiyonu eski milli güreşçi Mehmet Toğal, Manavgat ilçesinde yapımını üstlendiği villaların kapılarını depremzede ailelere açtı. Sitede apart ve villa sahibi yabancı komşularının da desteğini alan Toğal, 42 depremzede ailenin barınma hizmetini sağlıyor. Avrupa Şampiyonu eski milli güreşçi Mehmet Toğal, yapımını üstlendiği, Manavgat Taşağıl Mahallesi 1. Kümeevleri mevkiinde bulunan Augustos Villalarının kapılarını Kahraman Maraş merkezli depremden etkilenen illerden gelen depremzedelere açtı. Depremzedelerin başta barınma olmak üzere tüm ihtiyaçları burada karşılanıyor. "Keşke elimizden daha fazlası gelseydi" 1991 yılı Avrupa Gençler Güreş Şampiyonu olduğunu, faal spor yaşantısını bıraktıktan sora ticarete başladığını belirten Mehmet Toğal, "Yolumuz Antalya ile kesişti ve bugün içerisinde bulunduğumuz projeye başladık. Bir bölümünü bitirdik, bir bölümünün yapımı devam ediyor. Ben 17 Ağustos depremini bizzat yaşayan, aynı zamanda bir doğulu olarak Van depremini yaşayan bir insanım. Bugün ülkemizde yaşanan büyük felaketin ardından bizde kapılarımızı depremzedelere açalım istedim. İngiliz üyelerimize attığımız maillerin ardından 7 İngiliz evini açtı. Ben kendime ait 7-8 dolayında evimi açtım. Cezayirli bir iş insanımız 3 evini açtı. Toplam 40-42 dolayında depremzede aile aldık. Ayrıca yol kenarında bulunan sitemizde de 5-6 tane daireyi depremzedelerimiz için açtık. Burayı istasyon olarak kullanıyoruz. Günübirlik ya da bir başka yere devletin KYK yurtlarına gidecek depremzede vatandaşlarımızı yedirip içirip burada barındırıyoruz. Bizim amacımız Nisan ayı sonuna kadar bu insanlarımıza bir nebzede olsa yararlı olabilmek, moral motivasyon sağlamak. Keşke elimizden daha fazlası gelseydi de bunu da yapabilseydik" diye konuştu. "Tam anlamıyla bir kaos yaşanıyordu" Deprem öncesi özel bir okulda satranç öğretmeni olarak görev yapan depremzede Lale Türüç, Mehmet Toğal'ın adeta sağ kolu gibi çalışıyor. Depremden 5 gün sonra Manavgat'a geldiğini belirten Lale Türüç "Ben Adana ve Hatay'da deprem yaşamış bir insan olmama rağmen son depremi anlatmam mümkün değil. Rutin bir deprem gibi düşünürken birden bire elektrikler kesildi, eşyalar devrilmeye binalar çökmeye başladı. Üzerimizde pijamalarımızla dışarı çıktığımızda felaket bir yağmur vardı. Herkes dışarı fırlamıştı. Ben ailemin yaşadığı şehir merkezine doğru ilerledikçe depremin felaketin boyutunu görme fırsatım oldu. Her yerde binalar yıkılmış harabeye dönmüştü. İnsanlar yağmurdan kucaklarındaki çocuklarını koruyabilmek için duraklara sığınmıştı. Merkeze geldiğimde hiç tanımadığım bir enkazlar şehrinin ortasındaydım. Tam anlamıyla bir kaos yaşanıyordu. İnsanlar çok korktuğu için bir an önce araçlarına binip bölgeden uzaklaşmak istiyordu. Bu da trafik kargaşası oluşturuyordu. Ne kadar memleketimizi bırakıp gelmek istemesek de mecburen ayrılmak ve buraya gelmek zorunda kaldık. Burada Mehmet Toğal ile tanıştık, bize kucak açtı. Biz 12 kişi geldik, bize bir ev açıldı. Geldiğimiz andan itibaren her türlü ihtiyacımız en kısa sürede temin edildi. Mehmet bey vasıtasıyla buradaki insanların tüm ihtiyaçları bazı yardımseverlerin de desteğiyle sağlanıyor. Ben de bir başka öğretmen arkadaşımla birlikte diğer depremzedelere yardımcı olmak için Mehmet beyin yanında elimden geldiğince destek olmaya çaba gösteriyorum. Ben en kısa sürede Hatay'a geri dönmek istiyorum. Ailemdeki yaşlı insanların bunu yapmaya imkanı yok ama ben memleketime dönmek istiyorum. Mehmet Bey sayesinde burada yaralarımız bir nebze olsun sarılıyor" dedi. "Memleketimize döneceğiz" Depremi gerek kendi ailesi, gerekse eşinin ailesiyle birebir yaşadığını belirten Mehmet Türüç ise, şunları söyledi: "Depremin ardından 1 hafta dışarıda ya da sağlam evlerde kaldıktan sonra buraya geldik. Mehmet Toğal ve onun gibi insanlardan Allah razı olsun. Burada gerek Mehmet Toğal gerekse ona destek olan tanıdıkları ve bu sitedeki ev sahipleri bizim bu travmayı yavaş yavaş atlatmamıza yardımcı oluyorlar. Ama bunun ne kadar süreceğine dair bilgimiz yok. Buradaki misafirliğimiz bitecek ve Hatay'a dönmek zorunda kalacağız. Hatay'da bizleri neyin beklediğini bilmiyoruz. Nasıl yaşayacağız, ne yapacağız hiçbir fikrimiz yok. Ama önümüzde zorlu bir süreç olduğunun bilinciyle memleketimize döneceğiz."