Antalya’nın Akseki ilçesinde bir araya gelen ev hanımları erişte ve çorbalık keserek, dibek taşında buğday dövme geleneklerini sürdürüyorlar. Kış ayına girdiğimiz bu günlerde kışlık eriştelerini ve çorbalık buğdaylarını hazırlayan kadınlar, tüm bunları imece usulü yaparak birbirlerine yardımlaşmada da bulunuyor.

Antalya’nın Akseki ilçesinde, kış sofralarının vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan “erişte” yapımı ve tarihi dibek taşında buğday dövme geleneği imece usulü sürüyor. Kış hazırlıkları içinde bir araya gelen kadınlar, kışın bolca tüketilen erişte ve buğday çorbası için komşuları ile birlikte hummalı bir çalışma yapıyor.

Antalya’nın Akseki ilçesinde ev hanımları kış mevsimi öncesinde ilçe merkez ve köylerde yaşayan ev hanımları bir araya gelerek kışlık eriştelerini kesiyorlar. Un, süt ve yumurta karışımı ile açılan hamurlar ekmek pişirilen saçlarda hafif olarak pişiriliyor. Daha sonra ise senitlerin üzerinde makarna şeklinde kesilen erişteler kuruduktan sonra alınarak saklama kaplarına konuyor.

Yıllardan beri gelenek haline getirilen ve 3-4 komşunun yardımlaşmasıyla kesilen erişteler, kesildikten sonra gölgede kurutulup, kışın pişirilerek sofradaki yerini alıyor.

Akseki’de yaşayan kadınlar her yıl aynı şekilde kışlık yaptıklarını belirterek “Bir araya gelip imece usulü çalışıp kışlığımızı yapıyoruz. Hem aile bütçemize katkıda bulunuyoruz. Hem de sağlıklı besleniyoruz. Erişte süt, yumurta ve un karışımından yapılıyor. Erişte yapımı atalarımızdan kalan bir gelenektir” diye konuştular.

“Kışın vazgeçilmez lezzeti ’Erişte’ için imece usulü hazırlık

Aksekili kadınlar her yıl olduğu gibi kış hazırlıkları çerçevesinde erişte yapımına başladıklarını söylediler. Eriştenin kış sofralarının vazgeçilmezi olduğunu anlatan, Fatma Kara”biz erişteyi makinalarda yapmayız. Ellerimiz ile kıyarak yapıyoruz. Tabii bu yalnız yapılacak iş değil. Komşularımız ile bir araya gelerek imece usulü yapıyoruz. Erişte makarna gibi ama kendi el emeğimiz eriştelerimiz daha güzeldir” diye konuştu.

“Yumurta ile yapılan erişte çok daha lezzetli olur”

Un, süt ve yumurta ile yapılan eriştenin çok lezzetli olduğunu belirten Kara, "Biz hamuru su ile yapmıyoruz. Su ile de hamuru yapılır ama lezzetli olmaz. Süt ve yumurtadan yapılan erişte çok daha lezzetli oluyor. Besleyici ve doyurucu özelliği de var." dedi

Kara, “Hamur kıvamını alıncaya kadar yoğrulduktan sonra oklavalarla açılan hamur tahtalar üzerinde kesiliyor, sofra altlarına serilerek gölgede kurutuluyor” dedi.

“Erişte bizim kışlık yiyeceğimizdir”

Komşuları ile bir araya gelerek erişte yapan Gülcan Pantır, kışın sofraların vazgeçilmezi, olmazsa olmazlarından erişteyi yapmak için her yıl komşularla bir araya gelerek imece usulü kışlık eriştelerini hazırladıklarını söyledi. Pantır, "Mahallede her gün sırayla komşularımız ile bir birimize erişte yapıyoruz. Erişteyi yalnız yapmanız mümkün değildir. Mutlaka yardımlaşarak yapılır.." diye konuştu.

“Çocuklar için oldukça besleyicidir”

Kışın sofralarda çorba ve pilav olarak yerini alan eriştenin Akseki’de yoğun olarak tüketildiğini belirten Pantır, “Kış yemeklerimizden olan erişte özellikle çorba ve pilavda kullanılıyor. Erişte bizim kışlık yemeğimizdir. Çocuklar içinde oldukça besleyicidir. Bizim mahalle sakinleri olarak komşularımız arasında dayanışma geleneği devam ediyor. İmece usulü yapıldığı için pek yorucu olmuyor. 120 tane yumurtadan ise 30 kilogram erişte yapılıyor” diye konuştu.

“Dibek taşında buğday dövme geleneği”

Akseki’nin bir tarihi geleneklerinden biri de asırlardır süre gelen buğday dövme geleneği de günümüzde devam ediyor. Akseki’nin Hocaköy mahallesinde yaşayan kadınlar, 800 yıllık dibek taşında, ağaç tokmaklarla atalarından kalan buğday döv me geleneklerini sürdürüyorlar.

“Dibek taşına 8 kilogram buğday konur”

Dibek taşında buğday dövme geleneklerinin atalarından kaldığını anlatan Şenay Zorlu, “Taşta ortalama 7-8 kilogram buğday dövüyoruz. Tabi ki oldukça zahmetli iş. Dövme işimiz bir kaç saat sürüyor. Atalarımızdan kalma dibek taşında buğday dövme geleneğinden vazgeçmedik. Yöreye özgü keşkek çorbası, aşure çorbasını buğdayı döverek yapıyoruz. Dibek taşında döverek yaptığımız yemeklerin lezzeti daha güzel oluyor" dedi.

Her sonbahar aylarında bayanlarla toplanıp imece usulü ile buğday dövdüklerini söyleyen Zorlu, "Köyümüzün kuruluşundan buyana buğday dövme geleneğimizi sürdürüyoruz. Dibeğin ne zaman konulduğunu bilen yok. Bu dibek köyümüz kurulduğunda konulmuş. Bu buğday dövme geleneğinin Peygamber Efendimizden gelen bir gelenek olduğunu biliyoruz. Bu dibek Yaklaşık 7-800 yıllıktır. Bu dibekte dövülen buğdayın ayrı bir lezzeti, tadı vardır. Bu dibeğin ne zaman konulduğunu bilen yoktur. Taş dibeğe döktüğümüz buğdayı saatlerce dövüyoruz. Dinlenerek, yardımlaşarak dövme işini gerçekleştiriyoruz. Bunun çorbasını ve keşkeğini yapıyoruz.

Garsonların temizlik kavgasında kan aktı: 1 ölü, 1 yaralı Garsonların temizlik kavgasında kan aktı: 1 ölü, 1 yaralı

“Buğday dövülerek kepeği alınıyor”

Hayriye Çelik de yardımlaşarak yaptıkları taş dibekte buğday dövme işleminin yüzyıllardır yapıldığını ifade ederek, "Buğdayı döverek kepeğini alıyoruz. Daha sonra sıcak suda yıkayıp kurutuyoruz. Kepeği alınmazsa lezzeti olmaz. İki kişi karşılıklı olarak ağaç tokmaklarla dövüyoruz. Buğday dövme işi birkaç saat sürüyor. Bu iş kesinlikle yalnız olmaz. Komşularımızla yardımlaşarak yapıyoruz. Bunun keşkek ve çorbasını yapıyoruz. Asırlardır süre gelen geleneğimizi sürdürüyoruz" dedi.

Kaynak: iha