Halk arasında titrek felç olarak da bilinen Parkinson hastalığına karşı geliştirilen tedavi yöntemlerinden biri olan ve Türkiye’de sayılı merkezlerde yapılan Levodopa Karbidopa İntestinal Jel tedavisi, Bucak Devlet Hastanesi’nde uygulanan 4 hastada başarılı sonuçlar ortaya koydu.
Dünyada İleri Evre Parkinson Hastalığı’nın tedavisinde uygulanan seçenekler oldukça sınırlı. Hem dünyada hem Türkiye’de Derin Beyin Stimülasyonu (DBS-Beyin Pili Yerleştirilmesi) ve Apomorfin injeksiyon pompası şeklindeki tedaviler mevcut. Son yıllarda ülkemizde bu tedavilere bir başka alternatif olarak Levodopa Karbidopa İntestinal Jel, diğer adı ile Duodopa olarak bilinen bir tedavi yöntemi daha uygulanmaya başladı. Ülkemizde sayılı tıp merkezinde uygulanan ve Parkinson Hastalığı tedavisinde altın standart olarak kabul edilen Levodopa İntestinal Jel uygulaması Bucak Devlet Hastanesi’nde de Nöroloji Uzmanı Doktor Ece Köse tarafından uygulanıyor.
Bucak Devlet Hastanesi’nde şimdiye kadar 4 Parkinson hastasına uygulanan ve dördünde de başarılı sonuçlar elde eden Uzman Dr. Köse bu yöntem ile hastaların günlük yaşamlarının oldukça kolaylaştığını dile getirdi.
Genellikle yaşlı insanlarda görülen Parkinson hastalığını anlatan Nöroloji Uzmanı Dr. Ece Köse, “Parkinson hastalığı halk arasındaki ’titrek felç’ olarak da bilinir. Titreme, hareketlerde yavaşlama, yüz ifadelerinde donma, özellikle kol, bacak, bilek, eklemlerinde hareket kısıtlılıklarıyla seyreden bir hastalıktır. Aynı zamanda hastanın duruş pozisyonunda da değişikliklere yol açar. Adım aralığı daralır. Dünya genelinde ortalama 10 milyon kadar, ülkemizde de Parkinson Derneği’nin açıkladığı rakamlara göre 150 bin civarında Parkinson hastası var. Parkinson hastalığı erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülüyor. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artmakla beraber bazı Parkinson hastalıkları genetik olabiliyor ve daha erken yaşlarda da karşımıza çıkıyor. 65 yaş üzerinde yüzde 1 gibi bir sıklıkta görünüyor diyebilirim. Yaş ilerledikçe de bunun sıklığı artıyor” dedi.
"Parkinson hastalığının üç tedavi yöntemi bulunuyor"
Parkinson hastalığının tedavi yöntemleri hakkında da bilgi veren Uzm. Dr. Ece Köse, “İlk olarak hastaya tanı koyulduktan sonra erken evrede ise ilaç tedavisi uygulanır. İlaç tedavisinde hastanın hareketlerini hızlandıracak, şikayetlerini geriletecek ilaçlar kullanırız. Ama zamanla yaş ilerledikçe kendi vücudumuzda bulunan ’Dopamin’ dediğimiz bir nöromodülatör molekül eksikliğinde Parkinson hastalığına yol açacak madde tükenir. Tükendiği için de hasta tamamen ilaca bağımlı hale gelir. Bu evrede hastalığın hem motor hem motor olmayan yani uyku düzensizliği, idrar problemleri, ağızdan salya gelmesi gibi ’non motor’ deriz, belirtiler ortaya çıkar. Bunun dışında donmalar, sabah yataktan kalkamama, hareket etmede güçlük gibi bazı komplikasyonları olur. Bu evrede yüksek dozdan ilaç alan hastalara artık biz ileri evre Parkinson hastası deriz. Bu aşamada karşımıza üç tedavi seçeneği çıkar. Biri Apomorfin infüzyonu ya da aralıklı insülin enjektörü gibi bir enjektörle iğne tedavisi, ikincisi bizim burada ilk kez uyguladığımız Levodopa Karbidopa Jel tedavisi, üçüncüsü ise beyin pili. Beyin pilini açıklayıp bir kenara koymak istiyorum önce. Genç hastalarda depresyonu olmayan, MR bulguları bulunmayan ama ileri Parkinson’u olan ve yüksek dozda ilaç alan hastaları beyin pili için uygun merkezlere yönlendiriyorum. Bizim uyguladığımız tedaviye daha detaylı anlatacak olursak öncelikle biz hastadan onay alıyoruz, tedaviyi anlatıyoruz. Daha sonra hasta bunu kabul ettiği zaman yurt dışından ilacı gelmesi için ilaç raporunu çıkarıyoruz. Eczaneden bu ilaç rapor ve reçetesi ile başvurarak kendi adresine ilacın temin edilmesini sağlıyor. İlaç geldiğinde bizlere haber veriyor. Bu arada başhekimliğimizin de onay verdiği ve bilgisi dahilinde olan ilacın aynı zamanda bir hemşirelik hizmeti de bulunuyor. Bu esnada hastaya 7 gün 24 saat ulaşabileceği bir hemşire de beraberinde atanıyor. Daha sonra hastanın ilacı gelince yatış yapıyoruz, anestezi hazırlıklarını gerçekleştiriyoruz. Genel cerrahi bölümünden bir doktor ince bağırsağın ’Jejunum’ denilen bölümüne endoskopla hafif hastayı sakinleştirerek bu ince bir tüpü takıyor. Daha sonra da yurt dışından gelen cihazı biz buraya bağlıyoruz. Adeta buz aküleri gibi küçük kaset jelleri hasta bittikçe kendisi yeniliyor ve ağızdan artık hiç tedavi almıyor. Yemesini, içmesini etkilemiyor, herhangi bir bağırsak problemi yapmıyor. Günlük hayatından hiçbir şey kaybetmiyor ama hayatındaki büyük bir ilaç yükü ortadan kalkıyor. Aynı zamanda ilacı doğrudan emildiği yere verdiğimiz için ilacın vücuda geçişi artıyor ve hastalar büyük oranda rahatlıyor” şeklinde konuştu.
"Tedavi uyguladığımız 4 hasta da çok memnun"
Bucak Devlet Hastanesi’nde bu tedavinin uygulandığı 4 hastanın da memnun olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Köse, "Levodopa Karbidopa İntestinal Jel tedavisi Türkiye genelinde her merkezde uygulanmıyor. Şu ana kadar bizim dört tane hastamız oldu. Çok şükür herhangi birinde sıkıntımız yok şimdilik. Burdur’da da Bucak‘a ilk kez bu tedaviyi getirmiş olduk. Hastalar çok mutlu çünkü anlık yanıt alabildiğimiz bir tedavi. Hasta ilaç altındayken yerinden bile kalkamazken, yürüyemezken tüpü takıldıktan sonra illaki bir miktar ağrısı oluyor. Ağrının geçmesinin ardından ortalama cihaz takıldıktan 1 saat sonra ilaç vermeye başlıyoruz. Yavaş yavaş dozunu arttırdığımızda hasta rahatlıkla yürüyor, ses tonu, yüz ifadesi, hatta duruşu bile değişiyor. Parkinson hastalığı dışında da titreme ile seyreden hastalıklar var, ailevi titremeler var bunların Parkinson olma riski topluma göre bir miktar daha yüksek oluyor. Özellikle genç yaştaki hastalar titremenin sebepleri konusunda iyice tetkik edilmesi gerekiyor. Ya da Parkinson’un artıları dediğimiz Parkinson Plus dediğimiz tedavi olarak bir tık daha zayıf olan ama hastayı kısmen ilaçlarla en azından düşünmelerini, unutkanlığını, hayal görmelerini engelleyebileceğimiz hastalık çeşitleri de var” ifadesinde bulundu.
"Önceden konuşamıyordum, tedavi sonrası düzeldi"
Bucak Devlet Hastanesi’nde Levodopa Karbidopa İntestinal Jel tedavisi olan Aziz İzgi, “Bu tedaviye ben 9 Mart tarihinde başladım. O günden bugüne konuşmam, oturuşum, yürüyüşüm, elimin titremesi kısmen de olsa düzeldi. Göz kapaklarım kapalıydı hatta göz kapağı kaldırma ameliyatı dahi düşündüm. Bu tedavi uygulandıktan kısa bir süre sonra o da düzeldi. Şu anda çok memnunum. Geçtiğimiz günlerde ufak tefek aksaklıklar oldu ama doktor hanıma geldim gerekli ayarlamaları yaptı ve düzeldi. Şimdi sıkıntım yok çok şükür. Konuşmam yüzde yüz olmasa da yüzde elliden fazla düzeldi diyebilirim. Tedaviden önce durarak konuşuyordum sanki bir şey seçiyormuş gibi. Şimdi ise tedavi ile birlikte rahatladım” dedi.