Siyaset...

Siyasette yarın ne olacağını kimse bilemez. Bu söz siyaset ile uğraşanlar tarafından da sık sık kullanılır. Bu, hem genel siyaset ile ilgilidir hem parti içi siyasetle ilgili. Örneklerini çok yaşadığımız olmuştur. Parti teşkilatında çok önemli görevde olan biri öyle bir zaman gelir ki, bakmışınız o görevden el çektirilmiş. Daha sonra da ismi anılmaz hale gelmiş. Bu sadece teşkilatlar için değil, seçilmiş isimnler içinde geçerlidir. Nitekim son birkaç yıldır bunun örneklerini çok yaşar hale geldik. Belediye başkanı bile olsanız, siyasette öyle bir gelişme yaşanıyor ki; “Sağlık sorunları nedeniyle!” istifa etmek zorunda kalıyorsunuz. Sonra da yerinize bir başka isim atanıyor. Siyasette bu hep yaşanıyor maalesef…. Maalesef diyorum çünkü; Bu hem Türk siyasetine, hem partilere hem de demokrasiye zarar veriyor. Bir bakmışınız partilerde küskünler ordusu ortaya çıkıyor. Bir bakmışınız bu küskünle ya yeni bir parti veya yeni bir hareket başlatıyor. Bugün CHP’den ayrılanlara baktığımızda aynı… Muharrem İnce yeni bir oluşum başlatıyor… Ak Parti’den ayrılan Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan yeni bir parti kuruyor. Sonra da siyasi parti enflasyonu ile karşı karşıya kalıyoruz. Zaten sıkıntılı olan seçim sistemi ile birlikte demokrasimiz bir adım ileri gidemiyor. Parti enflasyonunun adı da bu kez “Çoğulcu Demokrasi” oluyor. Bence olması gereken; hem parti içi seçimlerin hem de genel seçimlerin liderlerin etkisinden kurtarılmasıdır. Bunu yapabilirsek, yeni bir seçim sistemi getirebilirsek demokrasimiz daha da “ileri” olur. Bu siyasette ki çıkmazlarımızdan biri… Şimdi birde “seçim olacak mı, olmayacak mı?” tartışması var. Yapılanlara baktığımızda seçim olacak gibi görünüyor. Ama Cumhur ittifakı ortakları seçimlerin zamanında yapılacağını söylüyor.  Olabilir mi? Elbette olur. Muhtemelen de öyle olacak. Lakin yapılan ziyaretler, ortaya konan icraatlara baktığımızda sanki seçim yapılacak. Ama muhalefete baktığımızda ise “Mutlaka seçim yapılmalı” havasındalar. Haklılar mı? Haklılar. Çünkü; sebebi ne olursa olsun mevcut yönetimde bir oy kaybı yaşanıyor. En azından anketler bunu gösteriyor (Her ne kadar anketler güven vermese de. Ben anketlerden çok kendi tespitlerimden bunu söyleyebilirim). Bu da Muhalefeti heveslendiriyor. Yoksa sayın Erdoğan varken seçim kazanmanın zor olduğunu biliyorlar. Ama son dönemde ümitleri artmış durumda. Bunda Meral hanımın halka dokunan çıkışlarının, ziyaretlerinin ve açıklamalarının etkisi var. CHP bu anlamda bir arpa boyu yol alamıyor maalesef. Kadrolarından mı? , Teşkilatlar arasında ki kopukluktan mı?, halka dokunamayışından mı? Bilemem. Ama bir türlü olmuyor. Ama en önemli etken, özellikle anadoluda bir türlü kendini anlatamamaktan kaynaklanıyor. Teşkilatlar sişyaseti genel merkez düzeyinde yaparak yanlış yapıyor. Oysa yaşadıkları iller ile şilgili siyaset yapmaları daha uygun olur. Neyse… Tüm yaşananlar çerçevesinde baktığımızda, tüm partiler az çok bugün seçim olsa ne alacağını üç aşağı beş yukarı biliyor. Bu nedenle siyasette her şey olabilir. Seçim mi? Bu ortamda ben iktidar olsam seçim yapmam. Eğer yanıma yeni ortaklar bulamazsam. Kaybedeceğim seçime girmem. Muhalefetin hızlanması da sanırım ondan. Ama başta söylediğim cümle ile son noktayı koyarsak. Her şey olabilir. Seçim bile….