En işlevsel duyu organımız gözlerimiz. Nasıl bakar ise, öyle görür hepiniz bilirsiniz. Teferruatlara çok fazla dikkat eden bir insanım günlük hayatımda ya da ben öyle zannediyorum. En ince detayları h...
En işlevsel duyu organımız gözlerimiz. Nasıl bakar ise, öyle görür hepiniz bilirsiniz. Teferruatlara çok fazla dikkat eden bir insanım günlük hayatımda ya da ben öyle zannediyorum. En ince detayları hiç kaçırmadığımı düşünürdüm. Çoğu tecrübemde olduğu gibi bunda da küçük yanılgılarım var artık. Hangi olaya, nasıl bakıp yorumladığın kendin ile alakalı gibi gözükse de, sana nasıl yansıtıldığı da göz ardı edilmemeli, bence... Çok kuşkucu olup; kendini yiyip bitirmek de mümkün, ’aman boş ver. Bana ne’ ’deyip geçiştirmek te. .zaman zaman bana yaklaşan insanları önceleri sadece fiziksel görünüm süzgecinden geçirip, yorumlardım. Yaş ilerledikçe, yaşananların yoğunluğu arttıkça, birikim dediğimiz şey, bu tezimi çürüttü. Artık nasıl yiyip içiyor, nasıl giyiniyor, konuşma üslubu, oturuşu, kalkışı, gülme, ağlama şekli nasıl onu gözlemliyorum. Tabi ki bunların her biri her göze farklı yansıyor. Bana itici gelen, bir başkasına çekici ve cazip geliyor. Gönül gözü ile bakmak denen bir şey var ise, bazen neye nasıl baktığının çok bir önemi de olmuyor sanki. Ama insanız... Öyle şeyler yaşıyoruz ki, bazen izahını yapmak mümkün olmuyor. Her insanın bir gaflet anı, gözüne perde indiği bir anı oluyor. Karşındaki insanın gözünün içine içine bakıyorsun da bazen, burnunun ucunu fark edemiyorsun. Şu sıralar sanki tüm insanlar dünyaya birbirini kandırmaya, yanıltmaya, kullanmaya gelmiş gibi hissediyorum. Kime, hangi göz ile bakacağımızı şaşırmışız gibi dolanıyoruz ortalıkta. Ama tecrübe ile sabit; birisini görmek istediğin şekli ile değil, en doğru hali ve tarzı ile kabullenmek lazım. Lafın kısası; bakmayıp görmek lazım... Bu bazen can acıtıyor, ümitsizliğe düşürüyor insanı. Olsun... Bakıp bakıp da görmediğimiz her detay, hayatından bir şeyleri alıp götürüyor ise, bakış açını değiştireceksin. Dünyaya yalnız ve savunmasız geliyoruz. Bunu aklımızdan çıkarmayıp, her önümüze gelene kucak açmadan önce sadece bakmak ile kalmayıp, her şeyi ile görmeye çalışmak lazım. Hiçbirimiz sevgi pıtırcığı değiliz... Hayat gerçek, hayat acı, hayat zorlu... Etrafımızda gelişen yanlışlıklara sadece bakmayıp, onları analiz edip, çözümlemek lazım. Uğradığımız, uğrayacağımız haksızlıklara sadece körü körüne bakmayıp görmek lazım. Bir insan bir hatayı bir kez yapıyor ise bu durumu cahillik, tecrübesizlik diye geçiştirebiliz; amma ve lakin iki, üç kez üst üste yapılan hata ahmaklıktır artık. Ahmaklık da ilk göz de başlıyor. Doğru olaylara, doğru insanlara, doğru göz ile bakmayı öğrenmeden bu ahmaklık sürüp gidecek ve üzülmelere devam edecekmişiz gibi görünüyor. .yanlış her zaman, her yerde yanlış...en azından gözlerinizde kendinizi kandırmayın!......